Bu Sayıda
İstanbul Şehremaneti Mecmuası, Mayıs 1341 [1925] tarihli dokuzuncu sayıdayla birlikte kaldığı yerden devam ediyor. Derginin hacmi her sayıda biraz daha büyümekle birlikte, ana başlıkların büyük oranları aynı görülüyordu.
Derginin ilk bölümünde yer alan “İstanbul Nüfusu” başlıklı yazı dizisi Osman Nuri (Ergin) tarafından kaleme alınmıştır. Osman Nuri, Mecmuanın önceki sayılarında İstanbul'un fethinden başlayarak 1322 [1906/1907] senesine gelinceye kadar çeşitli dönemlerdeki nüfus sayımlarıyla ilgili bilgiler verilmiş ve ortaya konan çeşitli istatistiklerin abartı kertesine vardığını açık bir şekilde beyan etmişti. Bu yazısında ise 1322 senesinden sonraki hayatında söz konusu olan Osman Nuri Bey, eski Ticaret Nezareti'nin 1324 [1908] senesinde umumi bir istatistik neşrettiği haberini yazının dayanak noktası olarak gösteriyor. Osman Nuri'ye göre Türkiye'de II. Meşrutiyet'e kadar tek tük nüfus sayımları yapılsa da II. Meşrutiyet'ten sonra büsbütün nüfus sayımları ihmal edilmiştir. Bu nedenle İstanbul gibi dünyanın önemli kalabalıklarının birinin gerçek anlamda öğrenilmesi ve bir şekilde ele alınması mümkündür. Nüfus Müdürlüğü, Polis Müdürüiyeti ve İhsaiyat Mecmuası'nın istatistiklerinden yararlanan Osman Nuri Bey, 1338'den [1922] sonraki siyasi, içtimai ve ekonomik değişimleri kaydedilerek o günkü İstanbul'da ancak yine de 500 ila 600 bin raddesinde elde edilebileceğine varır ve İstanbul'da kazanmak için yeni bir sayımın gerekliliğini vurgular.
“Umrani Kısım” başlıklı ikinci bölüm İstanbul'un imar ve tezyininde “iktisadi” ve “umrani” noktalarını esas alarak bir okuma gerçekleştiren Mehmed Ziya , şehir imarlanırken dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde durur. Bilhassa İstanbul'un tarihi semtlerine yapılması gereken özenin açıklamasını vurgulayarak her muhitin bir başka denk bir gelişme içinde olması şeklini ifade eder. Elbette kuşun veya gelişmenin büyümesi sırasında özgünlüğün kaybolmaması esas noktadır. Nitekim İstanbul'un tarihi dokusu ve sembolleriyle Doğu'yla Batı'nın hem zihinsel hem de mevki açısından sentezlendiği bir yer. Bunun için şehir imarlanırken tarih ve bedii (estetik) görüşleri alınmamalı, mimar ve şehir tarihçileri uzman isimlerden mutlaka yararlanılmalıdır. Yine de yönetim yapısı açısından önemli bir liman kenti olan İstanbul'un Haliç, Eminönü, Unkapanı gibi sahillerinin genişletilmesi ve ticarete uygun hale getirilmesi gerekir. Bunun için sahil oyunca ticari mahallerin teşekkülünü temin edecek adımlar atılmalıdır. Ancak bu sahilleri faal bir ticaret patlamalarıken sahip oldukları manevi hisyat kaybolmamalıdır. Çünkü söz konusu sahiller açısından ticari haiz oldukları sürece tenezüh (gezinti) ve istirahat (dinlenme) mahallerini de içeren yerlerdir. Bu tarafa doğru bir “prestij mahalli” eklenebilir sahiller, şehrin imarını ve manzarasını mühim bir yer teşkil eder.
İstanbul Eski Serbaytarı Ahmed Nevzad ise “Sıhhi Kısım” üçüncü bölümde yer alan “Mezbahalarda Hahamlar ve Et Hususunda Musevi Ananatı” başlıklı yazıda Musevi kurallarında ete bakışı ele almaktadır. Etin sofraya gelmeden önceki geçişini anlatan Ahmed Nevzad, Musevilerin çok eski zamanlardan beri etlerini muayene ettiğini ve bunun doğuran sebebinin de verem hastalığının olduğunu belirtir. Ancak yazara göre Musevilerin hayvanları fenni usullere göre muayene etmeyi sürdürüyorlar söz konusu geleneği sürdürmeleri dini bağnazlıktan öteye gidemez. Bunlar dışında Talmud'dan ve Şulhan Aruh'tan alıntılar da yapan Ahmed Nevzad, Musevilere “ayağı çatal, tırnağı yarık ve müctir (geviş gelen)” hayvanları yemeleri için izin verildiğini, deve, tavşan, ada tavşanı, domuz gibi hayvanları yiyemediklerini ve balıkların ise yalnızca yüzgeçli olanlarını yiyebildiklerini söylemektedir.
“Şehirlerin Ziynet Ağaçları” başlıklı dördüncü bölüm Cevad Rüşdi , şehirler süslenirken kullanılan ağaçlar ayrıntılı bir şekilde inceleyerek özellikle çamlar üzerinde durur. Çamları üç ana grup (tennubiye, arariye, kazımiye) inceleyen Cevad Rüşdi, yazının sonunda okaliptus, akçam, servi, sarıçam, gülgen (gürgen), kavak, meşe, dişbudak, aylantus (ailanthus) gibi ağaçların ayrılıkları ve çaplarını içeren bir listede yayınlar .
Beşinci bölüm adı “Garp Belediyeleri” kısmında Beynelmilel İkinci Ulum-ı İdariye Kongresi'nin talepne yer karşılığı “belediye idareleri”, “hükümetle belediyeler arasında mutavassıt idareler”, “idare-i merkeziye”, “vesaik-i idariye” ve “usul- idariye” gibi başlıklar ele alınır. Belediyelerdeki memurların ve memurların da irdelendiği bu memurlara istifade edebilmeleri hakları tanınsa da grev haklarının ellerinden alınması ve kesin surette reddedilmesi dikkat çekicidir.
Osman Nuri tarafından hazırlandığı anlaşılan, ON şeklinde imzalı “Kanunlar, Nizamlar, Talimatlar” başlıklı hastalık tablosu bölümünde 23 Şubat 1341 [1925] tarihli Yol Mükellefiyeti Kanunu Dahiliye Vekâleti'nden gelen genelgeye yer verilir. Dahiliye Vekâleti'nin yolcuları konusunda son derece disiplinli olduğu görülkle birlikte şartlara uygun ve bazı sebeplerle muaf olan adayların, nakdi olarak veyahut kol gücüyle, sorumluluklarını yerine getirmeleri ikazında bulunulur.
“Tetbik ve Tetebbu Kısmı” yedinci bölümde beşinci sayıdan beri raporlarına devam eden Mustafa Hulki Bey ve Esad Bey , bu sayıda soğuk hava depolarını ele almaktadır. "Frigorifik" tabir edilen hususların odaların soğutulması için gerekli düzenek ve cihazlardan iyileştirilmesi raporunda, söz konusu cihazların (evaporizatör, kondansör, kompresör) işletim sistemleri hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Etlerin soğuk hava depolarına dahil edilme şeklinin de ele alınan raporda teştithanelerin (ekarisaj) amaçlarından da bahsedilerek rapora sıhhi bir hüviyet verilir.
Önceki sayılarda olduğu üzere, derginin bu sürümünde yer alan ve sekizinci ve son bölümü olan “İhsai [İstatistiki] Kısım” ise 1924 yılı köprü inşaatlarından aynı yılın dava istatistiklerine zengin içerikle dikkat çekmektedir.
Sayısal hacmi artan İstanbul Şehremaneti Mecmuası'nın güncel bilginin önemi ve cemiyetin üzerindeki etkisi bazı profilin boyunca verilen yeni aboneler listesinin giderek büyümesinden da görülüyor. Bu sayıda verilen listeye göre, çoğu belediyeden oluşan 70 yeni katılımla birlikte abonelerin sayısı 270'ye ulaştı.
Her geçen gün farklı belediyelere ve şahsiyetlere kucaklayan dergi, yalnız İstanbul'u değil bütün Türkiye'yi içine alarak büyük bir hizmette bulunuyor. Zaman zaman Türkiye'nin uzak belediyelerinden gelen yazılar da yayının ulaştığı bu geniş çevrenin önemli işaretlerinden biri. Bu genişlikte, İstanbul Şehremaneti Mecmuası'nın omuzlarındaki yük ve önemi bir kat daha artırılmış gibi görülüyor.
Tolga Karahan
Title | Şehremaneti Mecmuası 9 |
Short Title | Şehremaneti Mecmuası 9 |
Editor | Bülent Bilmez - İrfan Çağatay - İzzet Umut Çelik - Serhat Bozkurt |
Publisher | İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü |
Publish Place | İstanbul |
Category | Kitap |
Publish Date | 2023 |
Number of Pages | 139 |
Language | Türkçe |
Citation | Şehremaneti Mecmuası 9. Editors: Bülent Bilmez - İrfan Çağatay - İzzet Umut Çelik - Serhat Bozkurt. İstanbul: İBB Kütüphane ve Müzeler Müdürlüğü , 2023. |